22 Mayıs 2014 Perşembe

Cemal Süreya- Uzaktan Seviyorum Seni

uzaktan seviyorum seni...
kokunu alamadan,
boynuna sarılmadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan

öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum...

11 Şubat 2014 Salı

Seni yazıyorum...

Sayfalara 'Seni' yazıyorum,

Bendeki 'Seni' çünkü susturamıyorum.

Ol benimle daima;

Sakın ellerimi bırakma...

Bu satırlar bana kalan hatıra..

Belki hayal, belki gerçek;

Ama benim içimde ömrümce yeşerecek...

Şeyma Kurt
Kurtsym



12 Mart 2013 Salı

~Umut ışıkları~

Kimi zaman karanlıklar çöküyor hayatına...
Kimi zaman o karanlıklarda yapayanlız oluyorsun...
Kimi zaman da başını karanlıkları görmemek için kaldırmazsın...

Ama kaldır başını.. Dik dur...
Çünkü başını kaldırdığında gece ve gündüz seni bırakmayan yıldızların ışıltısını göreceksin karanlıklarda sana görünen...
Karanlığını yıldızların aydınlattığını göreceksin...

Bu yüzden gülümse...
sen gülümsedikce hayat ışığın sönmez..
Belki de gülümseten bir yıldızın vardır hayatına ışık veren..
O zaman güneşin doğacağı yakındır...

Belki hep etrafında ışık vardı.. fakat ilk kez o ışığın sana yöneldiğini hissedeceksin.
Sana bakan gözün kalbine dokunduğunu hissedeceksin...
Ve gözlerinle o gözün kalbine dokunmak istersin...
bekle sadece..
Çünkü her zaman umut var...
HER ZAMAN...

gecelerin en anlamlı şarkısı benim için bu aralar...
https://www.youtube.com/watch?v=G_7_gRtdXak


16 Aralık 2012 Pazar

Kalpten Kaleme dökülen Mürekkep lekeleri...

Kalp... 
Kalp nedir ki? 
Elini yumruk yap ve göğsünün sol yanına götür. 
O yumruğunun büyüklüğünde, hiç durmadan, bıkmadan, usanmadan atan bir et parçası vardır orada.
İşte o'dur kalp.
İçine çektiğin nefesle birlikte tepeden tırnağa bedeninin her hücresini kanla besler kalbin. 
Bedenine can verir.
Nefessiz kalp durur, kalpsiz bedende can olmaz, cansız beden de yaşamaz...
Bu bir zincir gibidir, her bir halka birbirini tutar, biri kopsa zincir kendini bırakır ve salar kendini çeken toprağa doğru... 
Seni nefesim saydım...
Nefes gibi içime çektim ve her hücremde SEN'i hissettim. 
Bana Can verdin. 
Fakat şu gerçeği unuttum ki;
Beden nefese muhtaçtır, ama o nefes bedensiz de uçar rüzgarın savurduğu her yere...
Düşünmez yaşatması gereken bir bedenin olduğunu...
İşte SEN ve BEN kalp ve nefes gibiymişiz...

Şimdi işte kalbim acıyor...

Nedenini biliyor musun? 
Çekiliyorsun yavaş yavaş kanımdan... 
Kalbim sıkışıyor zaman zaman...
SEN'i içime çekemediğimden...

Her acı bir yaradan akan kan gibi dökülüyor kalpten...
Tertemiz sayfaları lekeleyen mürekkep damlaları gibi...






20 Kasım 2012 Salı

İstanbul

İstanbul...
zamanı geldi gözyaşım gibi aktın...
zamanı geldi huzurum oldun tüm güzellikler saçıldı denizine, havana, yollarına... 
güneşin saçtığı ışık gibi aydınlattın karanlık düşlerimi...
zamanı geldi aşkım oldun... SENİN SONUN BUNUNLA dediler ve sonuma SENİ yazdılar...
o SEN... ki... sende buldum...
İstanbul... 
bir hediye gibi...
bir armağan gibi...
bir ödül gibi...
İstanbul...



İstanbul'u yaşama fırsatı buldum bu senenin başında... harika geçen 5 ayın ardından bir kaç anlamlı kare kaldı elimde ama emin olun orayı çok özlüyorum...
Kendimden daha hiç bahs etmedim değil mi?
Ben Almanya'da yaşıyorum. Zamanında Dedem gelmiş, ardından babamı yanına almış ve buraya hayatlarını kurmuşlar. Sonrasında Babam Annemi de getirmiş buralara evlendikten sonra ve ailelerini burada kurmuşlar. Bir abim var ve iki kardeşim. Biri kız diğeri erkek, ama benden on sene sonra geldiklerinden dolayı bir Abladan ziyade Anne rolüm de büyüktür aile içerisinde. 
Biz dört kardeş de burada doğduk büyüdük ama dinimizi ve kültürümüzü ve ayrıca dilimizi en iyi şekilde öğrenerek yetiştirdi ailem. Bundan dolayı onlara minnettarım.
Biyoteknoloji mühendisliği son sınıfta okuyorum ve işte bu senenin başında erasmus öğrencisi olarak Fatih Üniversitesinde bir dönem okuma fırsatım oldu. Aynı zamanda da İstanbul'la tanışma fırsatım oldu... 


İnanın hayatımın en güzel dönemiydi. İstanbul'a dokunabilmek, yaşamak, hissetmek... İşte başta yazdığım nameler de bu İstanbul aşkından dökülen sözcükler...
Ama hala bitmedi İstanbul, tekrar gideceğim oralara.. O boğazın büyüsüne tekrar kapılmak için Ortaköy'e gideceğim. Ayasofya'nın, Sultanahmet Camii'nin maneviyatını hissetmek için Eminönü'nden yukarılara doğru yürüyeceğim... Anlatmakla bitmez ki o güzellikler....
Ben kendim nereli olduğumu söylemedim sanırım :) Ben İskenderun'luyum, Akdenizin gerçekten en güzel bölgelerinden biridir İskenderun. 

19 Kasım 2012 Pazartesi

Özlemek mi?

Özlemek mi?
Bütün dünya dönse de etrafında görmezsin özlemden gayrısını...
Gecen gündüz, gündüzün gece olur...
Karanlıklarda aydınlığı ararsın

Özlemek mi?
Haykırsan da gizlesen de özlemi...
Özlenen görse de görmese de ne fark eder...
Dilden dökülen nağmeler kalplere serpilsin yeter...



Özlemek mi?
Gözlerini kapat ve hisset:
"Evet, çok özledim..."




Sabır...

Sabret...
Sabret ki her şey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun..
Sabret ki her şey gönlünce olsun...
Dertten kavrulsa da ciğerin, kurumuş bir dala dönsen de sabret!..
sabret ki kim bilir belki de huzurda yeşereceksin..
Sabret ki o zor günde meleklerin dualarına dahil edilesin..
Sabret ki Hakkın Rahmetine kavuşacağın an,
sevgi seliyle, Yar in nazarıyla, Rasulün şefaatiyle karşılanasın..
Bu yalan dünyanın dikenleri batsa da canına aldırma sabret,
katlan ki ebedii mekanın gül bahçeleriyle dolsun..
hangi dertten yakınıyorsan yine de sabret,
sabret ki O En büyük Merhamet sahibi ellerinden tutsun...
Hz. Mevlana
Bugün Mevlana hazretlerinin bu cümlelerini okudum, ne güzel demiş değil mi? Sabır o kadar zor bir mevzu ki herkes kaldıramaz o ağır yükü. Ama Rabbim bana o kadar çok vermiş ki 'Sabır' denen o nimetten, ne kadar şükretsem azdır.
Dayanılması güç... için içini yer fakat her gecenin ardından nasıl tekrar gün doğuyorsa her derdin ardından da bir ışık aydınlatır hayatını... ne kadar da güzeldir değil mi o doğan güneşi izlemek?! Oysa gün batımını da ne kadar zevkle izleriz halbuki arkasından uzun bir karanlık çöker... Bile bile izleriz güneşin ufuklardan yok olup gidişini.. Ama biliyoruz ki ardından gün tekrar doğacak... 
Bizim dert diye yandıklarımız da böyledir.. belki bile bile düşeriz içerisine.. belki de bir bakarsın ki senin doğru bulduğun her neyse seni o derdin içerisine sürüklüyormuş ama farkına karanlık çöküp güneş çoktan batmış olunca varıyor insan... 
İşte sıkıntılara karşı ancak sabır ve tefekkür ile güneşin doğuşunu beklemek gerekir... 
Yoruldum diyorsun... Ama Rabbimiz kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez, bunu da unutmamalıyız...
Ben her gün güneşin doğmasını bekliyorum... ve yutkunuyorum... gözlerimi semaya kaldırıp gökyüzündeki yıldızları sayarak karanlığın aydınlığa dönüşmesini bekliyorum... 
Elbette Güneş doğacak...